İstiklâl Gazisi Feyzullah Cansever
Seydişehir’in kırmızı şeritli İstiklal Madalyalı Gazilerinden bir tanesi de Ortakaraörenli Feyzullah Cansever’dir.
Konuyla ilgili Tarihçi Ercan Arslan önemli açıklamalarda bulundu: “ İstiklal Harbimizin 100.seneyi devriyesinde olduğumuz şu günlerde Seydişehirli İstiklal Gazilerimizi araştırmaya devam ediyoruz.Feyzullah Efendi 1310 (1894) yılında Seydişehir’in Ortakaraören Köyünde doğdu. Babası Hüseyin Efendi, annesi Emine Hanımdır. Beş kardeştiler. Ailesi Ortakaraören’de Feyzullahlar Sülalesi diye bilinirdi. Osmanlı Türkçesini okur ve yazardı.1907-1914 yılları arası Almanlar tarafından yapımı gerçekleştirilen Çarşamba kanalı inşasında işçi olarak çalıştı. I.Dünya Savaşı başlayınca silah altına alındı. Osmanlı Ordusunda Irak Cephesinde ( Musul) yer aldı. Feyzullah Efendinin anlatımıyla cephede Araplar yüzünden en zaruri ihtiyaçlarını dahi zor gideriyorlardı. İngilizlerin Osmanlı Askerinin karnında altın liralar var yalanı, Arapları Türk askerlerini öldürmeye teşvik ediyordu. Bu cephede Ali İhsan Sabis Paşanın (1882-1957) komutası altındaydılar. Buradan sekiz aylık müsaadeyle köyüne gelir ve çoban çıkar. Söylediği bir türküde “Reşadın askeri terhis olmaz” nakaratını sıkça tekrarladığı olurdu. Sonra yeniden askere alınır. 15 Mayıs 1919 Perşembe günü Yunanlıların İzmir’i işgalinde buradaki 800 Osmanlı Askerinden biridir. Yunanlılarla yaşanan müsademede içinde olduğu askeri birlik ateş altına alınır. Feyzullah Efendi şehit olan asker arkadaşlarının altında kalır. Yunanlılara esir düşer. Kendilerine günlerce ekmek su verilmez. Kendi ifadesiyle esarette “Kara keçi gibi inleşirler”. Bir İngiliz subayı gelir, asker bu ne hal? der. Onlarda açız derler. At arabasıyla ekmek getirilir. Yunan askerleri somunları rastgele fırlatırlar havaya atarlar, Türk esirlerin kapışmalarıyla eğlenirlerdi. Mudanya iskelesinde serbest bırakılır.
İstiklal Harbinde önce Doğu (Kafkas) sonra Batı cephesinde’dir. Ahmet Anzavurun, kendilerine “Benim askerim olursanız size 40 kuruş maaş vereceğim. Olmazsanız karşıma bir daha çıkmayın gözünüzü oyarım” dediğini aktardıktan sonra bu teklifi kabul etmediğini Anzavurun teskere verip onu saldığını belirtmiştir. Eskişehir’e geldiğinde düzenli ordu birliklerince alıkonulur. Anzavura karşı savaşmak üzere tekrar askere alınır. Anzavuru yenerler. 16 Nisan 1920’de Anzavur kuvvetleri bozulup dağılır.Ethem hadisesine dair “Çerkez Ethem’in, Ankara’dan gelen düzenli orduya katıl emrine karşılık, “Çete askerin binasıdır. Çeteden vazgeçilmez. Benim askerlerim okuduğunu yazamaz. Yazdığını okuyamaz. İsterseniz 11.Fırkayı gönderin şekerli kahve içelim” diye karşılık verdiği asker arasında duyulmuştur. Kütahya Gediz civarında Çerkez Ethem kuvvetleriyle mesafe yakınlaşmıştır. Feyzullah Efendi komutanının “1800 metre ilerde düşman avcılarını gördüm. Topçu atışı başlasın” dediğini ve hedefleri kâmilen vurduklarını belirtir. Bir müddet sonra komutanı, Feyzullah gel dürbünle bak! der. Feyzullah Efendi dürbünle bakar. Atı vurulan kendi kaçan, kendi vurulan atları kaçıp dağılan askerler görür. Bunlar kimlerdir? diye sorar. Komutanı, bunlar “Çerkez Ethem kuvvetleriydi” der. Onları bozguna uğrattıklarına tanık olmuştur.
“Büyük Taarruzda Çal istikametinde taarruz eden Alayların içende yer aldı. Yunan bakiyesi İzmir’den denize döküldükten sonra, Kırkağaç’tan sizi hamama götüreceğiz diye yerli Rumları tren vagonu ile getiriyorlar ve öldürüyorlardı. Burada yetişkin bir Rum kızı hayatını kurtarması için Feyzullah Efendi’ye yalvarmıştı. Fakat kendisi buna muvaffak olamamıştır. Bandırma’ya vardıklarında çeşitli yerlerdeki binalara toplanmış ve bağlanmış vatandaşlarımızı kurtarırlar. Bandırmalılar Türk askerini gördüklerinde sevinçten postallarımızı öpmek istediler” demiştir. Mudanya Mütarekesinden sonra terhis olarak köyüne döner. Yaklaşık sekiz yıl cepheden cepheye koşmuş olan Feyzullah Efendi kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibidir. Mustafa Kemal Paşa’yı, İsmet Paşa’yı gördüğünü ifade etmiştir. Bir bacağında süngü yarası vardı. Gazilik maaşından faydalanmıştır. Feyzullah Efendi’nin 30 Mayıs 1926 tarih ve 869 numaralı İstiklal Madalyası Kanununa göre Milli Orduda vazife aldığı, kendisine verilen 27.12.1931 tarih ve 54774 numaralı İstiklal Madalyası Vesikası’nda “5.Kafkas Fırkası, Nakliye Taburu Efradından” olduğu belirtilmektedir.
Köyde akşamları asker arkadaşları Kara Ahmet, Kadiroğlu(Hindistan’da esir kalmıştır), Başçavuş, Talat dayı (Rusya’da esir) ile otururlar ve askerlik hatıralarını konuşurlardı. Refet Paşanın Bozkır’da çıkarılan isyanda, Karavirandaki kanal üzerindeki Demirköprülere topları kurdurup Bozbelen Akkise taraflarını ateş altına aldırdığını nakletmiştir. Bir vergi meselesi yüzünden dağa çıkan Ortakaraörenli Hafız Bekir hadisesinde dağa ona yemek götürdüklerini, geç kaldıklarından dolayı azar işittiklerini söylemiştir.
Tarihçi Arslan devam ederek; “Feyzullah Efendi askerden döndükten sonra Ortakaraören’den Abdurrahman kızı Fatma Hanım ile evlenmiştir. Muhittin, Süleyman, Ali, Mehmet, Emine adlarında beş çocukları olmuştur. Soyadı kanunu ile Cansever soyadını almıştır. İstiklal Gazisi Feyzullah Cansever, öğretmenler tarafından Milli Bayramlarda Seydişehir’deki İlkokullara götürülür ve anılarını öğrencilerle paylaşırdı. Öğrencilere İstiklal Harbimizin önde gelen komutanlarının isimleriyle hitap ederdi. Feyzullah Cansever 1975 yılında Seydişehir Ortakaraören’de vefat etmiştir” dedi. Kaynak kişiler Torunları Hasan Hüseyin Cansever (D.1950),Yüksel Cansever (D.1964) ile yapılan 18.11.2020 tarihli görüşme.
Haber Yazılımı: CM Bilişim