Gonyalıya Konya gezdirilir mi?
Eskilerin tabiriyle Konya’da doğmuş merkezde yetişmiş kişilere gocagonyalı derlerdi. Bende bildiğiniz üzere yaklaşık 11 yıldır Seydişehir’de ikamet eden bir gocagonyalı olarak, Hz Mevlana diyarından Seyyid Harun Veli Hazretleri diyarına köprü kurmuş vaziyette hayatıma devam edenlerdenim.
Konya Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Uğur İbrahim Altay Bey ve kıymetli ekibinin ilçelerde zor şartlarda görevlerini devam ettirmeye çalışan gazetecilerle ilgili bir program yapacağı haberini aldığımda hemen kabul etmeme rağmen nasıl bir davet olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Programın konsepti şuydu; Konya’nın merkez 3 ilçesi dışında kalan diğer ilçelerinde bulunan gazetecilere Konya’nın turistlik ve tarihi yerlerini tanıtmak fikir sahibi yapmak ve kültürlerini artırmak onları 2 günlüğüne de olsa karmaşadan uzak tutmak diyebilirim.
Toplanma merkezinden Tavusbaba’da bulunan belediyemizin kendi imkânları ile kurduğu kafede eşsiz bir kahvaltının ardından tanışma ve sohbet faslıyla aslında programımız başladı. Samimi içten herkesin fikirlerine açık sade ama doyurucu bir sohbet olmuştu. Aslında eşsiz olmasının asıl nedeni “Gönül ne kahve ister, ne kahvehane; gönül sohbet ister, kahve bahane” dersek tam yerine oturacaktır. İş yoğunluğu nedeniyle belki de başka bir şekilde bu meslek özelinde, bu kadar uzun bir süre, bu kadar insanı bir arada tutmak bile başlı başına bir başarı diyebilirim. Ahmet Bilgiç Bey ve Cemil Anıl Doğan Bey içerikten bütün içtenlikleri ile bahsettiler. Aslında ben kendi içimde zaten bildiğim yerlere gideceğim yani yıllarca gittiğim yerler modundaydım. Rehberimiz Tuba Hanım eşliğinde doğup büyüdüğüm Meram ilçemizden Selçuklu ilçemizde bulunan Kelebekler Vadisi’ne gitmek üzere otobüste yerlerimizi aldık…
Otobüste kafamızı cama çevirip hızlıca geçtiğimiz evlere ve yanımızdan geçen arabalara bakmak yerine, rehberimiz otobüs önünde mikrofonu eline aldı ve Meram’dan Selçuklu’ya kadar olan kısımda Meram’ın tarihinden Konya’nın İkonyum ya da Ycconium ile başlayıp Conia ile devam edip nasıl Konya olduğunu anlattı. Aslında ben o an kahvaltıdaki modumdan çok farklı bir yerdeydim. Selçuklu sınırlarına girdiğimizde Kelebekler Vadisi’nin Başkan Uğur İbrahim Altay’ın nasıl tasarladığından tutun kelebeklerin yaşadıkları güne kadar ne kadar bilgi kirliliği içinde yaşadığımızı fark ettim. Kelebekler Vadisi’nde; kelebek değil mi canım diye girip o kadar farklı bilgiler ediniyorsunuz ki, örneğin: kelebeklerin ağızlarının olmadığını bunun yerine 2 adet hortumu bulunduğu besleneceğinde açıldığını sonra tekrar kapandığını bu gezide öğrendiklerim arasına not ettim. Dilli düdük adıyla bilinen doğum günü yılbaşı gibi etkinliklerde üfleyince açılan sonra kapanan ürüne benziyor. Böcek müzesinde ise böceklerle ilgili neredeyse hiçbir şey bilmediğimi gördüm.
Çekilen hatıra fotoğrafının ardından sıradaki durağımız, Neolitik Çağ’a kadar uzanan, türkülere konu olan insanların farklı dinleri birlikte yaşayabildiği Sille’den başka bir yer değildi. Bu arada Sille ismi Yunan mitolojisindeki Silen (Silene)' den geliyormuş Silene ise taşan su anlamına geliyormuş, büyük bir olasılıkla tam da yerleşim yerinin ortasından geçen çay gür akıyor ve taşkınlara sebep olduğundan bu isim verilmişti. 40 civarında kilise ve şapel bulunan Sille, Ortaçağ’dan Cumhuriyet Dönemine kadar pek çok mimari yapıyı barındırıyor. Adeta bir Kültür Vadisi diyebilirim. Günümüze kadar ayakta kalmayı başaran Aya Elena Kilisesi ise MS 327 yılında inşa edilirken, zaman içinde yeniliklere uğramış tadilat görmüş, sanata ve esere önem veren Osmanlı Devleti tarafından defalarca restore edilmiş ve günümüze kadar 16 asırdır ayakta kalmayı başarmıştır. Kilise Sille taşı olarak Konyalılar tarafından oldukça bilinen hafif pembemsi taş ile inşa edilmiştir. Yerleşim yerinin ortasından akan çayın iki tarafından da restore edilmiş Rum evleri, günümüzde kafe, restoran ve hediyelik eşya dükkânı olarak kullanılmakta buraya geldiğinizde çayınızı yudumlarken ya da yürürken kendinizi egede bir tatil beldesinde hissediyorsunuz. Şirin ama muazzam güzel bir yer burası. Unutmadan vaktiniz varsa Seyir Tepesi ve Şeytan Köprüsü’nü gezebilirsiniz. Sille Roma ve Bizans döneminde, Kudüs yolu üzerinde yer aldığı için önemli bir dini merkez olurken, Selçuklu ve Osmanlı döneminde de tarihi İpek ve Baharat yolları üzerinde olması nedeniyle önemini hiç yitirmemiştir. Merkeze olan yakınlığı ve kendi aracınız yoksa Büyükşehir belediyesinin imkanları ile çok kısa sürede buraya ulaşmak mümkündür. Bunca gezinin ardından il merkezine yemek molası verme vakti gelmişti. Sıradaki durak eskiden çok güzel hatıralar barındırmayan Akyokuş’tu ilçede bulunan gazeteci arkadaşlarıma nazaran bu değerlendirmeler önce ki ve sonraki yapmak benim için çok farklı bir deneyim olacaktı. Tabi otobüste rehberimiz yine boş boş oturmak yerine yanından gelip geçtiğimiz birçoğunu fark edemediğimiz, bazıları hakkında fikir sahibi olduğumuz ve tebessüm etmemizi sağlayan bilgiler verdi. Konya Büyükşehir Belediyesi çatısı altında Konya’nın dört bir yerine dağılmış Kafem’lerin aslında amacı kısaca şu diyebilirim; Kaliteyi artırmak fiyatları dengelemek, kendilerine özgü şerbeti de denemenizi şiddetle tavsiye ederim. Çok lüks gözüktüğüne aldanmayın fiyatları oldukça makul seviyelerde tutulmuş. Akşamın ilk saatleri hava alanı mevkiinde bulunan yine Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan Bilim merkezine yolculuğumuz başlamıştı. Bilim Merkezi iki binadan oluşuyor ve özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin görmesi gereken bir merkez. Burada da ilk durağımız Planetaryum yani gezegen evi oldu. Amfi ya da sinematik sistemle 100 kişilik kapasiteli bir yer içeriye girerken bile sanki bir uzay istasyonuna girer gibi hissediyorsunuz. Bu deneyim muazzamdı. Güneşin, yıldızların, gezegenlerin ve diğer gök cisimlerinin yapay görüntüsünün özel bir yansıtıcı yardımıyla kubbe şeklindeki tavana yansıtıldığı gösteri salonun, bildiğimiz sinema ya da tiyatro salonlarından farkı kubbe biçimindeki perdeleri bulunması diyebiliriz. Gökyüzü, gerçeğine o kadar güzel perdeye yansıtılıyor ki, kubbenin altına kendinizi uzayda hissediyorsunuz, sizi resmen içine alıyor ve yaşıyorsunuz. Büyük kubbenin altında ise her yaş gurubuna hitap eden deneyim sağlayabiliyorsunuz. Depremden tutun, su israfına, rüzgâr panellerine, robotik çalışmalara kadar aklınıza bilimle ilgili ne gelirse sizi bu konuda tatmin ediyor. 5000 yıllık bilinen geçmişi olan silleden geleceğe umutla bakılan bilim merkezine adeta zamanda yolculuk yapmıştık.
Akşam yemeğinin ardından otelimize dönmüş meslektaşlarımızla günü değerlendirmiştik. Halinden memnun olmayan yoktu. Şahsım adına hem yeni bilgiler öğrenmiş hem de fikir olarak başladığım noktanın çok uzağında olduğuma karar vermiştim. Yeni günümüz ise; Otelde yapılan kahvaltının ardından Eski Hava Hastanesi’nin olduğu Büyükşehir hizmet binasında bulunan, toplantı salonunda sektörün sorunları ile ilgili fikir değerlendirmesi ile başladık. Oldukça güzel fikir alışverişinin olduğu toplantının ne zaman bittiğini anlamamıştım.
Konya’ya gelip Mevlana Müzesini gezmemek büyük ayıp olur diyerek, Pir’in huzuruna gitmiştik. Mevlana Müzesi’ne gelip 10 dakika eserlere bakıp Fatiha okuyup çıkmak yerine bir rehberle giderseniz ya da orada tura katılanların içine karışırsanız ne kadar az şey bildiğimizi fark edeceksiniz. Sadece bulunan kapılarla ilgili saatlerce bilgi alabilirsiniz…
Sultan Selim Camii’nde eda edilen Cuma namazının ardından yenilen öğle yemeğinden sonra bu eşsiz program sona ermişti.
Demek ki Gonyalıya Konya gezdirilirmiş dedim kendi kendime! Seydişehir, Beyşehir, Akşehir, Ilgın Yunak, Kadınhanı ve Sarayönü ilçelerinden gazetecileri bir araya getirebilmenin yanında böyle samimi bir ortam oluşturma fikir alışverişinde bulunmak bile başlı başına bir başarıydı. Üstelik böyle tarifi zor bir o kadar güzel program yapmak sektörden iki gün de olsa uzaklaştırmak adeta Konya’yı ayaklarına getirmek mükemmel bir detaydı. Tabi Konya’nın merkezinde bulunan bütün tarihi mekanlarını bunlarla sınırlı değil fakat bunun için bir haftanızı falan ayırmanız gerekecektir.
Bu bağlamda öncelikle Konya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Uğur İbrahim Altay Bey’e ve kıymetli ekibinde bulunan kamu sektöründe Algı, İmaj, Tanıtım ve Halkla İlişkiler konusunda uzmanlaşmış daire başkanı Ahmet Bilgiç Bey’e, her daim bizi yalnız bırakmayan tüm program boyunca bize eşlik eden şube müdürü Cemil Anıl Doğan Bey’e ve emeği geçen ve katılan herkese böyle bir tanıtım için teşekkür ederek noktalamak istiyorum.
Haber Yazılımı: CM Bilişim